Forum Logo  

Anasayfa Forum Duyuruları Yönetim İletişim
 -
Geri Git   ForumAdasi.Com > Kültür ve Sanat > Biyografiler > Şairler ve Yazarlar

Şairler ve Yazarlar Ünlü şairlerimizin ve kalemi güçlü yazarlarımızın hayatlarının yer aldığı bölüm.


Hüseyin Nihal Atsız Kimdir? | Türk Yazar

Ünlü şairlerimizin ve kalemi güçlü yazarlarımızın hayatlarının yer aldığı bölüm.


Kullanıcı Etiket Listesi

Yeni Konu Yeni Cevap
 
LinkBack Seçenekler Görüntüleme stilleri
Alt 28 Kasım 2022, 13:25   #1
Çevrimdışı
Zeze
Zeze - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Postbit bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
Standart Hüseyin Nihal Atsız Kimdir? | Türk Yazar

Hüseyin Nihal Atsız Kimdir? | Türk Yazar



Hüseyin Nihal Atsız Kimdir? | Türk Yazar

H. Nihal Atsız’ın babası; Gümüşhane ilinin Midi Köyü’nün, Çiftçioğulları ailesinden ‘Deniz Güverte Binbaşısı’ Mehmet Nail Bey’dir. Annesi ise Trabzon’un Kadıoğulları ailesinden ‘Deniz Yarbayı’ Osman Fevzi Bey’in kızı Fatma Zehra Hanım’dır.

Hüseyin Nihal Atsız, 12 Ocak 1905 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. İlköğretimini Kadıköy’de bulunan çeşitli okullarda, Ortaöğrenimini ise Kadıköy ve İstanbul Sultanilerinde yaptı. Buradaki eğitimlerini tamamladığında ‘Askeri Tıbbiyeye’ yazıldı.

1922 senesinde Tıbbiye Öğrencisiyken, ‘Türkçülük’ fikrinin etkisi altına girdi. Türkçülük akımının önder isimlerinden olan Ziya Gökalp’in cenaze töreninde bir konuşma yapan Atsız; karşıt görüşe sahip olan öğrencilerde o gün kavgaya karıştı. Bu kavgadan kaynaklı olarak Askeri Tıbbiyeden ceza aldı. Daha sonrasında ise okuldaki Arap asıllı ‘Bağdatlı Mesut Süreyya Efendi’ye selam vermediği için okuldan atıldı. Hüseyin Nihal Atsız, henüz Askeri Tıbbiyede 3. sınıf öğrencisiyken 4 Mart 1925 tarihinde okuldan atıldı.

Okuldan atılmasının üzerine Atsız, ‘Kabataş Erkek Lisesinde’ öğretmenlik yapmaya başladı. Bu öğretmenlik görevinden sonra ise Deniz Yollarında çalışmaya başladı. İstanbul ve Mersin arasında düzenlenen seferlere katılıyor, gemide çalışıyordu.

Üniversite Eğitimi
1926 senesinde gelindiğinde Atsız, İstanbul Darülfunun Edebiyat Bölümüne kayıt oldu. Ancak bir hafta sonra askere çağrıldı. Askerliğini İstanbul Taşkışla 5. Piyade Alayı’nda er olarak yaptı ve 28 Temmuz 1927 yılında tezkeresini aldı.

1930 yılında Edebiyat Bölümünden mezun olan Atsız, Mehmet Fuat Köprülü ile birlikte çalışmaya başlamıştır. 25 Ocak 1931 yılında Mehmet Fuat Köprülü, Atsız’ı kendi asistanı olarak işe almıştır. Bu tarihte Atsız kendisiyle aynı üniversiteden mezun olan Mahpare Hanım ile evlilik yapmıştır. Ancak bu evlilik pek uzun sürmemiş, 1935 yılında ayrılmışlardır.

15 Mayıs 1931 yılı ile 25 Eylül 1932 yılları arasında çıkarmış olduğu ‘Atsız Mecmua’ döneminde büyük bir etki yaratmıştır. Zeki Velidi Togan, Mehmet Fuat Köprülü ve Abdulkadir İnan gibi edebiyatçılardan oluşan bu Mecmua; Türkçülük fikrini son derece başka boyutlara taşımayı başarmıştır. Bu mecmua sayesinde Atsız, Cumhuriyet Dönemi Türkçülük fikrinin öncüsü olmayı başarmıştır.

Kalemi oldukça güçlü olan Atsız, yayınlamış olduğu mecmuada üniversite yönetimine iğneleyici laflar etmiştir. Hak etmeyen kişilerin üniversite yönetimine atandığını yazan Atsız, kara listelerde yerini almaya başlamıştır. Bu dönemde Edebiyat Fakültesi Dekanı, Atsız’ın üniversite asistanlığına son vermiştir.

Memurluk Yılları
Üniversite asistanlığına bir son verilen Atsız, Malatya Ortaokuluna Türkçe Öğretmeni olarak tayin edilmiştir. Burada kısa bir süre Türkçe öğretmenliği görevini üstlenmiş, 31 Temmuz 1933 yılında Edirne Lisesine Edebiyat Öğretmeni olarak tayin edilmiştir. Atsız, Edirne Lisesinde de 3-4 ay kadar görevini icra etmiştir.

Edirne’de görevini yerine getirirken aylık olarak Orhun dergisini yayınlamaya başlamıştır. Türk Tarih Kurumu’nun o dönemlerde okul kitaplarında yalan yanlış bilgiler verdiğini öne sürmüş, Orhun dergisinde tüm gerçekleri yazmıştır. Ancak bakanlık kurulu tarafından alınan bir karar sonrası dergi kapatılmış, Atsız 28 Aralık 1933 yılında bakanlık emrine alınmıştır.

Şubat 1936 senesine gelindiğinde Atsız, Bedriye Hanım ile evlilik yapmıştır. Bu evlilikten Yağmur ve Buğra isimli iki çocuğu dünyaya gelir. Mart 1975 yılında Atsız, Bedriye Hanımdan ayrılmıştır.

1944 Turancılık Olayları
2. Dünya Savaşının sona ermesiyle beraber ülkedeki Komünist hareketlerini büyük oranda hız kazandığını gören Atsız, bunları bir tehdit olarak algılamıştır. 5 Ağustos 1942 senesinde “Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar ve lâakal o kadar bir vicdan ve kültür meselesidir.” Şeklinde açıklama yapan Şükrü Saraçoğlu’na Atsız açık mektup yayınlamıştır. Şükrü Saraçoğlu o yıllardaki başbakandır ve kendisini ‘Türkçü’ olarak adlandırmıştır.

Atsız yayınlamış olduğu açık mektupta: “Ahmed Cevat Emre, Pertev Nâilî Boratav, Sabahattin Ali ve Sadrettin Celâl Antel.” gibi isimlerin vatan hainliği yaptıklarını dile getirmiştir. Bu kişiler o dönemim Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde çalışan kişileridir. Atsız bu kişilerin Bakanlığı çevrelediğini ve gençlere zarar verdiğini belirtmiştir. Bu sebepten dolayı ‘Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’i istifaya davet etmiştir.

Bu açık mektup özellikle Türkçü gençler tarafından çok ilgi görmüştür. Başta Ankara ve İstanbul gibi şehirler olmak üzere birçok şehirdeki insanlar, Milli Eğitim Bakanını istifaya çağırmıştır. Ancak hükümetten çok geçmeden yanıt gelmiştir. Atsız, 7 Nisan 1944 yılında Boğaziçi Lisesinde öğretmenken, görevinden alınmıştır. Orhun dergisi ise tekrardan bakanlık emriyle kapatılmıştır.

Vatan hainliğiyle suçlanan Sabahattin Ali ve diğerleri, bunun üzerine Atsız’a hakaret davası açtılar. Adına davanın açıldığını duyan Atsız, mahkeme için trenle Ankara’ya gelmiş, yüzlerce Türkçü genç tarafından karşılanmıştır.

Davanın ilk günü 26 Nisan 1944 idi. İlk oturum son derece olaylı geçmiştir. Bunun üzerine 3 Mayıs 1944 günü yapılan ikinci oturuma Türkçü üniversite öğrencileri alınmazlar. Üniversite öğrencileri ise okullarında çeşitli eylemler düzenleyerek bu durumu protesto etmişlerdir. Öğrenciler arasında çıkan olaylarda yüzlerce öğrenci gözaltına alınmıştır.

Bu mahkemede Atsız Sabahattin Ali’ye ‘Vatan Haini’ dediği için 6 ay hapis cezası almıştır. Ancak indirim uygulanarak 4 aya düşürülmüş, daha sonrasında ise ertelenmiştir.

Atsız ve arkadaşlar, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından 19 Mayıs 1944 günü ağır eleştirilere maruz bırakılmıştır. Bu nutuk üzerinde Atsız ve 39 arkadaşı 1. Numaralı Sıkıyönetim mahkemesine çıkartılmışlardır. Alparslan Türkeş gibi subaylarında bulunduğu bu mahkemede profesör, öğretmen, doktor ve öğrenciler yer alıyordu. Hatta bu grubun arasında başarılı subaylarda yer alıyordu. Mahkeme 3 gün boyunca sürmüş, Atsız’a 6,5 yıl hapis cezası verilmiştir. Bir buçuk yıl kadar tutuklu kaldıktan sonra Atsız 23 Ekim 1945 yılında serbest bırakılmıştır.

Olaylardan Sonra
Atsız’ın sınıf arkadaşı olan Prof. Dr. Tahsin Banguoğlu dönemin Milli Eğitim Bakanı olmuştur. 1949 yılına kadar hiçbir işe alınmayan Atsız, Tahsin Banguoğlu sayesinde Süleymaniye Kütüphanesine tayin edilmiştir.

Bir süre boyunca kütüphanede uzman olarak çalışmalar yapan Atsız, 1950 yılında Haydarpaşa Lisesine Edebiyat Öğretmeni olarak tayin edilmiştir. 4 Mayıs 1952 yılında Ankara Lisesinde verdiği bir konferans sonrasında Cumhuriyet Gazetesinde aleyhine haberler yapılmıştır. Bu haberler üzerine Atsız öğretmenlik görevinden alınmış ve geri kütüphaneye gönderilmiştir.

1952 yılından 1969 tarihine kadar Süleymaniye Kütüphanesinde görevini icra etmiştir. Memuriyet hayatının en uzun çalışmasını burada yapmıştır.

Yazdığı yazılarda her daim Türklüğü ve Türkçülüğü ön planda tutarak, diğer görüşleri ırkları iğnelemiştir. Bu sebepten dolayı 14 Kasım 1973 tarihinde sabah erken saatlerde gözaltına alınmıştır. Direkt olarak Toptaşı Cezaevine sevk edilmiş, 2,5 ay cezaevinde kalmıştır.

Atsız Nasıl Öldü?
Tarihler 1975 yılını gösterdiğinde Atsız, hasta olduğundan şüphe etmeye başlamıştı. Ancak gittiği her hastanede hiçbir şeyinin olmadığını ve gayet iyi olduğunu söylüyorlardı. 10 Aralık 1975 yılında kalp krizi geçirmiş, eve gelen doktor ise ‘Enfarktüs’ olduğunu anlamamıştır. Bunun üzerinde 11 Aralık 1975 günü tekrardan kalp krizi geçirmiş ve hayata gözlerini sonsuza denk kapamıştır.

Kılınan cenaze namazında imam “Merhumu Nasıl Bilirdiniz?” sorusunu sorar. Bu soru üzerine Fethi Gemuhoğlu “Bu musalla taşı; Atsız gibi er kişiyi çok az görmüştür, hoca efendi!” demiştir.

Hüseyin Nihal Atsız’ın kabri şu anda Karacaahmet Mezarlığındadır.

Acılı ve zorlu bir hayata sahip olan Atsız şu dizeleri son kez kalem almış ve hayata gözlerini kapamıştır:
Bilsin cihan ki ben bu cihanın nesindeyim,
Bir ülkünün mehabetinin zirvesindeyim.
Dünya denen mezellete dalsın her isteyen;
Ben ırkımın şeref taşan efsanesindeyim.
Herkes bir özleyişle yaşar… Ben de öylece,
Altaylar’ın ve Tanrıdağ’ın çevresindeyim.
Merdanelikle şöyle bakıp ayrılıklara
Son menzilin hüzün dolu kaşanesindeyim.
Artık veda zamanına pek fazla kalmadı;
Yorgun ve kimsesiz ölümün bahçesindeyim…



Bu Gri Şehrin Tüm Yollarını Rengarenk Boyamak İster,
Bazen Kızar Dünyaya ama Sadece Kendini Üzer...
Göremezler, Kalbindeki Elmasa Erişemezler,
Kanatlarını Rüzgara Açmış, Dur Diyemezler...
Onun Bir Düşü Var ki Asla Bilemezler!

To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
  Alıntı
Yeni Konu Yeni Cevap

İçeriği Sosyalleştir

Etiketler
atsız, hüseyin, kimdir, nihal, türk, yazar


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 konuk)
 

Gönderme Kuralları
Konu açma yetkiniz yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti ekleme yetkiniz yok
Mesaj düzenleme yetkiniz yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Saat: 08:25.

Forum Bilgileri
Hukuki Aydınlatma Metni
ForumAdası, tüm hakları saklıdır.

Kurucu: Jön TüRk
Forum Sorumlusu: Zeze
Geliştiriciler: Regex & Cry
Tasarımcı: Mango

Powered by vBulletin® Version 3.8.6
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Altyapı bilgilerini okuduğunuz vBulletin yazılımı ForumAdası üzerinde lisanslı bir şekilde kullanılmaktadır.
ForumAdası; internet ortamında kullanıcıların içerik üretmelerine, bu içeriklerin de önceden onaya tabi tutulmaksızın yayımlanabilmesine olanak sağlayan bir forum sitesidir. Forum siteleri, tıpkı sosyal medya ve interaktif sözlükler gibi 5651 sayılı kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının "m" bendine göre Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermekte olan, hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten platformdur.
5651 sayılı kanunun 5. maddesine göre yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Başka bir deyişle ForumAdası üzerinden yapılan yazılı, görsel ya da işitsel paylaşımlardan doğabilecek yasal sorumluluk, mezkur içeriği paylaşan ForumAdası üyesi gerçek kişilere aittir. İlgili kanunun anılan maddesinin 2. fıkrasında da çok açık bir biçimde öngörüldüğü üzere; yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür.
Açıklanan hukuki dayanaklar temelinde, hak ihlâli iddiasında bulunan hak sahipleri İLETİŞİM linkinden yer sağlayıcı ForumAdası yöneticilerine ihtarda bulunarak bahse konu hususu tebliğ etmeleri halinde incelemeler yapılıp, en geç 2 gün içerisinde gerekli işlemler tesis edilecektir.

5101 sayılı yasayla degişik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince ForumAdası üzerinde telif hakkı bulunan MP3, video vb. eserlerin paylaşımı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hak sahipliği verilmiş olan MÜ-YAP tarafindan yasaklanmış olup, yasal işlem olması halinde, paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kurum ile paylaşılacaktır.