
Metafizik karşıtlığı
Bu bakış açısına sahip düşünürlere göre felsefe, metafiziksel düşünüş biçimlerinden ve metafiziksel önermelerden arındırılmalıdır. Aşağıda ayrıntılı bir biçimde ele alacağımız gibi, metafiziksel ifadeler, yanlış olmaktan çok anlamsızdır.
Sentetik a priori yargıların olanaklılığının reddedilmesi
Birinci bölümde ortaya koymaya çalıştığımız gibi, matematikte ve fizikte yaşanan bazı gelişmeler, Kantçı matematik ve bilim anlayışına etkili darbeler indirmiştir. Grup üyelerinin, fizikle ve matematikle yakın ilişkileri, bu konuda önemli bir farkındalık yaratmıştır. Matematiğin ve bilimin sentetik a priori yargılara dayalı bir zemini yoksa, matematiğin ve bilimin temelleri neye dayandırılacaktır? Çevrenin tartışmalarının, belki de en önde gelen teması budur.
Matematiğin mantıkçı bir biçimde temellendirilmesi
Grup Frege, Russell ve Whitehead gibi mantıkçıların çalışmalarından haberdardır ve matematiğin önermelerinin mantıksal, yani analitik ve a priori olduğunu düşünmektedirler. Çevrenin toplantılarına bir süre katılan Wittgenstein’ın Tractatus’ta ortaya koyduğu mantık anlayışı, bu konudaki eğilimleri güçlendirmiştir.
Doğrulamacı anlam anlayışı
Mantıkçı pozitivizm denince, belki de ilk akla gelen terim, doğrulamacılıktır. Bu anlayışa göre, bir önermenin anlamı, onun doğrulanma yöntemidir.
Yakın zamanda yapılan tarihsel çalışmalar grup üyelerinin aynı ya da benzer görüşlerden çok, farklı görüşlere ve bakış açılarına sahip olduklarını göstermektedir. Viyana Çevresi’nin destekçilerinden bilim felsefecisi Carl Hempel, 1991 yılında yaptığı bir yorumda, Viyana Çevresi’nin, birisi özellikle Schlick ve Carnap’ın, diğeri ise Otto Neurath’ın çalışmaları ekseninde gelişen iki ayrı çizgisi olduğunu öne sürmüştür. Schlick ve Carnap’ın çizgisi, dilin mantığının çözümlenmesine dayalı iken Neurath’ın bakış açısı çok daha pragmatiktir (Wolters 2003, s.117).