ForumAdasi.Com

ForumAdasi.Com (https://www.forumadasi.com/)
-   Genel Kültür (https://www.forumadasi.com/genel-kultur/)
-   -   Türk Kahvesi Aşkına! | Kahve Kültürü (https://www.forumadasi.com/genel-kultur/6878-turk-kahvesi-askina-kahve-kulturu.html)

Zeze 29 Eylül 2022 20:55

Türk Kahvesi Aşkına! | Kahve Kültürü
 
[Only registered and activated users can see links. Click Here To Register...]

Türk kahvesi, daha çok Türk kültüründe önemli yere sahip Osmanlı İmparatorluğu'dan günümüze kadar gelmiş en eski kahve hazırlama ve pişirme metotlarındandır. Kendine has tadı, köpüğü, kokusu, sunuluş biçimiyle özgün bir kimliği ve geleneği vardır. Telvesi ile ikram edilen tek kahve türüdür.

Tarihi
Araştırmacılar kahvenin 14. yüzyıl başlarında Habeşistan'dan tüm dünyaya yayıldığını, çıkış yerinin de adının etimolojisi de kahve ile benzerlik gösteren Güney Habeşistan'daki Kaffa yöresi olduğunu belirtmektedir.

Sadrazam Özdemiroğlu Osman Paşa'nın babası olan Memlûk Çerkeslerinden Osmanlı'nın Yemen valisi Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul'a getirdi. Yeni hazırlama yöntemi ile kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk kahvesi adını aldı. Tahtakale'den başlayarak şehre yayılan kahvehaneler halk arasında yaygınlaşmasını sağladı.

Önceleri Arap Yarımadası'nda kahve meyvesinin kaynatılması ile elde edilen içecek, bu yepyeni hazırlama ve pişirme yöntemiyle özgün tadına kavuşmuştur. Kahve ile Türkler sayesinde tanışan Avrupa; uzun yıllar kahveyi, Türk kahvesi olarak bu yöntemle hazırlayıp tüketmiş, Brezilya ve Orta Amerika kaynaklı, arap türü, yüksek kaliteli kahve çekirdeklerinden harmanlanan ve tercihen kömür ateşinde ağır ağır, titizlikle kavrulan Türk Kahvesi, çok ince öğütülür. Bir cezve yardımıyla su ve isteğe göre şeker ilave edilerek pişirilir, bir fincan kahveye iki çay kaşığı kahve atılır. Küçük fincanlarla servis yapılır. İçilmeden önce telvesinin dibe çökmesi için kısa bir süre beklenir. Su, sanıldığı gibi kahvenin sonunda değil; kahveyi içmeden önce içilmektedir. Ayrıca tüm dünyada espresso ile en çok tüketilen kahve türüdür ki dünya genelinde hemen hemen her tür restoranın menüsünde bulunan iki kahveden biridir.

Günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu, satranç ve tavlanın oynandığı, şiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kahvehaneler ve kahve kültürü dönemin sosyal hayatına damgasını vurmuş, saray mutfağında ve evlerde yerini alan kahve, çok miktarda tüketilmeye başlandı. Çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek suretiyle içiliyor ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram ediliyordu. Kısa sürede, gerek İstanbul'a yolu düşen tüccarlar ve seyyahlar gerekse Osmanlı elçileri sayesinde Türk Kahvesinin lezzeti ve ünü önce Avrupa'yı oradan da tüm dünyayı sardı.

2013 yılında Türk kahvesi kültürü ve geleneği, UNESCO'nun Somut olmayan kültürel miras listesinde yerini aldı.

Kültürel etkisi
İngilizler'deki çay saati geleneği gibi, kahvenin de Türk toplumunda bir zamanı vardır. Genellikle sabah ve öğlen öğünleri arasında içilir. Türkçe günün ilk öğünü anlamına gelen "kahvaltı" sözcüğü kahve içimi öncesi yenen şeyler demektir. Yine Türk kahvesi, kahve falı ile geleceği anlatmak için kullanılan tek kahve türü olup kahvehane adlı işletmelerin doğmasına yol açmıştır. Dini Bayramların ve "kız isteme" törenlerinin geleneksel bir öğesi olmuştur. Bir Türk atasözünde de bu kültür desteklenmiş ve "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır" denilmiştir. Yunanistan'da kahvenin adı Kıbrıs Harekâtı'ndan sonra kahve endüstrisince değiştirilmiştir.

Lezzet analizi
Hafif kavrulmuş Türk kahvesinde 50, orta kavrulmuş kahvede 59 ve çok kavrulmuş kahvede 65 farklı tat ve koku maddesi bulunmaktadır. Ayrıca hafif kavrulmuş kahvede ekşi, tatlı, meyvemsi özellikler bulunurken orta kavrulmuşta kavrulmuş, baharatımsı, odunumsu, meyvemsi ve tütünümsü özellikler, çok kavrulmuşta ise kavrulmuş, acı, baharatımsı, odunumsu ve toprağımsı tat ve koku bulunmaktadır.

Zeze 29 Eylül 2022 20:56

Yanıt: Türk Kahvesi Aşkına!
 
[Only registered and activated users can see links. Click Here To Register...]

1554’te İlk Kahve Dükkanı Açıldı

Günümüzde sabahları içmeden kendime gelemediğimiz, nice koyu sohbetin eşlikçisi, gün boyunca fincan fincan içmeden duramadığımız kahvenin kökeninin Arap Yarımadası olduğu söyleniyor. Yemen’in Mocha sahilinden önce Mısır ve Kuzey Afrika’ya hareket eden kahve 16. yüzyılda ise Orta Doğu’ya ve Türkiye’ye ulaşıyor. Öyle ki domatesin bile 17. yüzyılda ülkeye geldiği düşünülürse kahveyle 16. yüzyılda tanışmış olmamızın önemli bir yeri var tarihimizde.

1554 yılında İstanbul’da ilk kahve dükkanının açılmasıyla Osmanlı’da kahve ve kahvehane kültürü başlıyor. Avrupa’nın kahveyle tanışması ise bizden çok daha sonra.

Zeze 29 Eylül 2022 20:58

Yanıt: Türk Kahvesi Aşkına! | Kahve Kültürü
 
[Only registered and activated users can see links. Click Here To Register...]

Kahvehaneler; Erkeklerin Buluşma ve Sohbet Mekanı

Kahvenin memleket sınırlarına girmesiyle ve ilk kahvehanenin açılmasıyla her mahallede peşi sıra kahvehaneler açılmaya başlar. Üstelik hepsinin de farklı konsepti vardır; hamal kahvehaneleri, esnaf kahvehaneleri, yeniçeri kahvehaneleri, tulumbacı kahvehaneleri gibi…

Evliya Çelebi’nin söylediğine göre, onun zamanında yalnızca İstanbul’daki kahveci ve kahvehane sayısı toplamda 800 kadardır. 16. yüzyıla göre iyi bir rakam.

Hatta bazı kahvehanelerde müzikli meddahlı gösteriler icra edilmeye başlar. Ayrıca kahvehanelere daha çok okuryazar insanlar gitmektedir ve buralarda gerek siyasi gerek sosyal yaşamla ilgili konularda sohbetler edilir. Böylece çok kısa sürede kahvehaneler, halktan erkeklerin buluşma ve sohbet etme mekânları haline gelir.

Kahvehaneler zamanla sadece kahve içilen yerler değil, insanların bir araya gelip bugünün terimiyle “sosyalleştiği”, buluşma ve sohbet mekanı olur. Şu sözün nereden geldiğini böylece daha iyi anlamış oluruz biz de: “Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül sohbet ister kahve bahane.”

Böylece kahve sadece bir içecek olmaktan çıkıp bir kültüre dönüşmeye başlar. Kahvehanelerin zamanla siyasi sohbetlerin sıklıkla yapıldığı yerler haline dönüşmesi ise Osmanlı Devleti’ni endişelendirir ve bir süreliğine kahvehaneler yasaklanır. Ancak halk kahve kültürünü benimsemiştir bir kere, ardı ardına seyyar kahvehaneler ortaya çıkmaya başlar. Kanuni Sultan Süleyman kahvehaneleri kapatmaya çalışmaktan yorulur ve bir strateji değişikliğine başvurur. Edebi ve tarihsel değeri yüksek konularla ilgili hikayeler yazılmasını ve bunların kahvehanelere dağıtılmasını emreder. Böylece insanlar daha çok kültürel konulara yoğunlaşsın, siyaset konuşmasın ister. Böylelikle kahvehaneler de zamanla bir nevi kütüphanelere dönüşür.

Zeze 29 Eylül 2022 20:59

Yanıt: Türk Kahvesi Aşkına! | Kahve Kültürü
 
[Only registered and activated users can see links. Click Here To Register...]

Hamamlar Kadınların Bir Nevi Kahvehanesi gibi...

Kahvehaneler ve buralarda yapılan sohbetler sadece erkekler için. Yani kadınlar kahvehanelere gidemiyor. Ama kadınlar kahve sohbetinden geri kalmak istemiyorlar ve hamam eğlencelerine kahveyi de dahil ediyorlar. Yani hamamlar kadınların kahvehanelerine dönüşüyor. Bir nevi…

O dönemin erkekleri kahvehanelerde fincan fincan kahve içerken kadınların toplum içinde kahve içemiyor oluşu ise erkeklerin eve kahve getirme zorunluluğunu doğuruyor. Kahve memlekete girer girmez kahvenin içilebilir bir şey olduğuna dair fetva veren Osmanlı Devleti bir yasa daha çıkarıyor ve şöyle diyor: “Hangi erkek evine yeterince kahve getirmezse, karısı onu boşama hakkına sahiptir.”

Kadınlara ilginç bir güç veren bu yasa bir yandan da kahvenin o dönemde en az ekmek kadar değerli bir besin maddesi olduğunu da kanıtlıyor. Diğer bir deyişle 16. yüzyılda İstanbul’da yaşayan her evli erkek evine kahve getirmek zorunda, yoksa evlilikler çatırdıyor, izdivaçlar bitiyor.

Zeze 29 Eylül 2022 21:00

Yanıt: Türk Kahvesi Aşkına! | Kahve Kültürü
 
[Only registered and activated users can see links. Click Here To Register...]

Osmanlı İmparatorluğu Öncesinde Kahve

Türk Kahvesi nedir ele almadan önce kahveye değinmek yerinde olacaktır. Kahve ağacından elde edilen kahve, ağırlıklı olarak “kahve çekirdeği kuşağı” denilen oğlak dönencesi ile yengeç dönencesi arasında yer alan kuşakta yetişmektedir. Bu kuşakta yer alan Etiyopya’da (eski adıyla Habeşistan) ve Yemen bölgesinde 9. yüzyıldan başlayarak kahvenin çeşitli şekillerde tüketildiği bilinmektedir. Gerçekleşen kültürel etkileşimler ile birlikte, zaman içinde kahvenin yakın coğrafyalarda da tüketilmeye başlandığını söylemek mümkündür.

Bu yayılma süreci devam ederken, Osmanlı İmparatorluğu ile kendilerine ed-Devletü’t-Türkiye, yani Türkiye Devleti diyen Memlükler arasında yapılan savaşların sonucunda Memlük yönetimi ortadan kalkmıştır. Bu gelişme ile birlikte, 1538 yılında Yemen bölgesi, 1557 yılında ise Etiyopya bölgesi Osmanlı Hakimiyetine girmiştir. Bu yönetim değişimi ile başlayan kültürel etkileşime Osmanlıların dahil olması sonucunda, kahvenin Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasına kısa sürede yayıldığı bilinmektedir.

Zeze 29 Eylül 2022 21:01

Yanıt: Türk Kahvesi Aşkına! | Kahve Kültürü
 
[Only registered and activated users can see links. Click Here To Register...]

Kahveden Türk Kahvesi’ne…

Bu yayılma sürecinde kahveyi İstanbul’a takdim eden kişinin, kahvenin Etiyopya’dan Yemen’e getirilmesini sağlayan ve 15. yüzyıl sonu ile 16. yüzyıl başında yaşayan Osmanlı Valisi Özdemir Paşa olduğu belirtilmektedir.

Saraya takdim edilen kahve, sarayda padişah ve hanedan üyelerince büyük ilgi görmüştür. Zamanla saray eşrafı, ardından da halk tarafından beğenilen kahve, yaygın bir şekilde tüketilmeye başlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda, haremde cariyerelere doğru kahve pişirilmesi konusunda ders verilecek kadar önemsenen Türk kahvesi, dönemin konaklarında da ilgi gören içeceklerden birisi olmuştur.

Zaman ilerledikçe kahve severlerin giderek artması ile birlikte, bu durum ticari bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. İlk kahve dükkanı da imparatorluğun başkenti olan İstanbul’da, Tahtakale’de Kiva Han adı altında açılmıştır. İstanbul halkından yoğun ilgi gören kahvehaneler önce başkentte, daha sonra da imparatorluğun diğer şehirlerinde kısa sürede çoğalmıştır.

Hemen herkes tarafından ilgi gören kahve, zamanla güğüm ve cezve ile pişirme gibi keşfedilen hazırlama yöntemleri sayesinde bugünkü adını, Türk kahvesi adını almıştır. Türk kahvesi olarak adını kazanan bu kahve, taze kavrulmuş kahve çekirdeklerinin bir öğütücü veya havan aracılığı ile ince bir şekilde öğütüldükten sonra soğuk su ve istenirse şeker eklenerek cezve ile ocağın üzerinde pişirilerek hazırlanmıştır. Pişerken köpüğün oluşmasına özellikle dikkat edilen Türk kahvesinin sunumuna su ve Türk lokumunun eşlik ettiği bilinmektedir.

Zeze 29 Eylül 2022 21:05

Yanıt: Türk Kahvesi Aşkına! | Kahve Kültürü
 
[Only registered and activated users can see links. Click Here To Register...]

Yabancıların Gözünden Türk Kahvesi

Osmanlı İmparatorluğu’nu keşfetmek ve imparatorluğun unsurları ile iletişim kurmak gibi amaçlarla seyahat eden Avrupalıların, seyahatnamelerindeki gözlemleri arasında Türk kahvesi, dikkatleri ayrıca çekmiştir.

Örneğin 17. yüzyılda imparatorluk coğrafyasını gezen ve tarafsız değerlendirmeleri ile bilinen Fransız seyyah Jean de Thévenot’nun kahvenin Osmanlı toplumundaki önemine ilişkin ilginç gözlemleri mevcuttur.

Thévenot,
“Çok sık içtikleri bir içecekleri vardır, adına kahve derler ve günün her saatinde içerler. Zengin veya fakir, her Türk günde en az iki fincan kahve içer.”
diyerek dönemin halkının kahve düşkünlüğünü belirtmiş,
“Her koca, karısına kahve temin etmekle yükümlüdür.”
diyerek de kahvenin aile ilişkilerinde bile bir yeri olduğunu vurgulamıştır.

Yine aynı eserinde Thévenot
“(Türkler) Onları görmeye bir arkadaşları geldiğinde, bir fincan kahve, ardından şerbet ve ardından buhur ikram ederler.”
diyerek Türklerin misafir ağırlama adetlerinde kahvenin yerini belirtmektedir.

Kahve hakkında gözlemi olan bir diğer seyyah da Joseph Pitton de Tournefort’tur. Bir bitkibilimci olan Tournefort, Fransa devleti tarafından bitkiler üzerine araştırmalar yapmak ve bitki toplamak üzere 1700 yılında doğuya gönderilmiştir. Tournefort, Menemen’den Efes’e giderken, bir Türk’ün yol kenarındaki bir çayıra yerleştirmiş olduğu ahşap dükkanda Türk kahvesi içer ve,
“Mudanya yolu üzerindeki kaplıcalarda sigara, kahve ve şerbet içilebiliyor.”
diye seyahatnamesinde bahseder.

Fransa’da doğmuş olan hukuk, kimya ve eczacılık eğitimi almış, belediye başkanlığı ve yargıtay üyeliği yapmış, kendini gastronomiye adamış olan Jean Anthelme Brillat-Savarin de kahveden bahseder. Gastronomi konusunda önemli tarihi kişiliklerden birisi olan Brillat-Savarin, kendisini ünlü kılan ve 1825 yılında çıkan Lezzetin Fizyolojisi ya da Yüce Mutfak Üzerine Düşünceler adlı eserinde,
“Bu konuda (kahve kastediliyor) bizim ustalarımız olan Türkler, kahveyi öğütmek için değirmen kullanmazlar, bunu ahşap dibek tokmaklarıyla havanlarda ezerler ve bu gereçler bu işte uzun süre kullanıldıktan sonra değerlenir ve yüksek fiyatlardan satılır.”
sözleriyle hem kahveyi Türkler’den öğrendiklerini söyleyerek haklarını teslim etmekte, hem de kahvenin öğütülmesi konusunda dönemin tercihlerini vurgulamaktadır.

1874 yılında İstanbul’u ziyaret edip, bir süre de dönemin başkentinde yaşamış İtalyan yazar, şair ve gezgin Edmondo de Amicis’in de kahveyle ilgili bir gözlemi vardır.

Edmondo de Amicis,
“Galata Kulesi’nin ve Beyazıt Kulesi’nin tepelerinde kahve vardır. Vapurlarda kahve vardır. Mezarlık içinde kahve vardır. Resmi dairelerde kahve vardır. Hamamlarda kahve vardır. Çarşı içinde kahve vardır. İnsan İstanbul’un neresinde bulunursa bulunsun, etrafına hiç bakmadan sadece bağırması yeterlidir. 'Kahve!' Üç dakika sonra önünüzde bir kahve tütmeye başlar.”
diyerek kahvenin toplumun her kademesinde yer aldığını anlatır.

Yine aynı eserinde Edmondo de Amicis,
“İstanbul’un her tarafında, kahve, çok şekerli olarak hazır bulundurulur ve bir bardak suyla getirilir. Türkler fincanı ağızlarına götürmeden evvel suyu içerler.”
diyerek Türk kahvesine ilişkin bir başka gözlemini paylaşır.

Zeze 29 Eylül 2022 21:07

Yanıt: Türk Kahvesi Aşkına! | Kahve Kültürü
 
[Only registered and activated users can see links. Click Here To Register...]

Kahvehanelerin Okuma Salonuna Dönüşmesi

Kahvehanelere daha çok okuryazar insanlar gelip, düzeyli sohbetler ediyordu başlarda demiştik. İşte Kanuni Sultan Süleyman da kahvehaneleri kapatmaya çalışmaktan bıkmış olacak ki bunun yerine, muhalefet ve isyana neden olabileceğinden endişe edilen bu mekânlarda konuşulan konuları değiştirmeye çalışmaya karar verir. Kahvehane müdavimleri zaten buralarda bir şeyler okumaktadır. Kanuni, edebi ve tarihsel değeri yüksek konularla ilgili basit hikâyeler yazılmasını ve bunların kahvehanelere dağıtılmasını emreder. Böylece insanlar daha çok kültürel konularda yoğunlaşsın ister. Öte yandan kahveye yeni vergi yükleyip fiyatını yükselterek daha az içilmesini engellemeye çalışmaktan da geri durmaz.

Kahve içmenin yasaklanması ve kahvehanelerin kapatılmasına ilişkin en büyük girişim, IV. Murat döneminde (1623-1640) olur. Fakat daha sonraları, devlet sürekli kahvehaneleri kapatmak yerine onlardan elde ettiği geliri artırma yolunu seçer ve yeni vergiler getirir.

Zeze 29 Eylül 2022 21:08

Yanıt: Türk Kahvesi Aşkına! | Kahve Kültürü
 
[Only registered and activated users can see links. Click Here To Register...]

Edebiyat ve kahve: İki eski dost

19. yüzyılda İstanbul’da gazeteler ve dergiler yayınlanmaya başlayınca, kahvehanelerde de bu yeni yayınlar okunmaya başlanır. Kahvehanelerde artık günlük gazeteler ve kimi haftalık, kimi aylık olarak yayınlanan dergiler hazır bulunmaktadır. Müdavimler de bunları takip ederek ülkede ve dünyada olan bitenlerden daha yakinen haberdar olmaya başlarlar. Ayrıca bu dönemde yazar ve şairler için kahvehaneler eşsiz birer mekân haline gelir ve pek çokları buralarda kahve eşliğinde eserlerini yazar. Edebiyat tarihimizdeki bazı akımlara öncülük eden kişilerin de kahvehanelerde buluşup fikri sohbetler ettikleri bilinir.

Osmanlı’nın son dönemlerinde ise kahvehaneler artık kamuoyunun oluştuğu mekânlar haline gelir. Hararetli siyasi sohbetler, ne olacak bu memleketin hali konulu uzun tartışmalar hep buralarda yapılır. Buraları kapatmanın bir işe yaramayacağını anlamış olan yetkililer, bu sefer kahvehanelere hafiyeler yani gizli casuslar yerleştirmeye başlar. Bu hafiyeler, görev yaptıkları kahvehanelerden halkın ne konuştuğunu, ne düşündüğünü saraya jurnallerle, yani yazılı olarak bildirirler.

Evlerdeyse kahve pişirmek için artık özel araç gereçler bulunur. Çiğ olarak alınan kahveyi kavurmak için özel bakır kulaklılar, kavrulmuş kahveyi çekmek için değirmenler, pişirmek için özel cezveler ve porselen kahve takımları, konakların mutfaklarını süsler. Yanına çiçek suları konularak ikram edilir. Birinci ve ikinci dünya savaşlarında çok zor bulunan, karaborsaya düşen kahve, ilerleyen yıllarda ticaretinin artmasıyla yeniden yaygınlaşır.

Zeze 29 Eylül 2022 21:09

Yanıt: Türk Kahvesi Aşkına! | Kahve Kültürü
 
[Only registered and activated users can see links. Click Here To Register...]

Kahvehanelerin Cafeye Geçiş Öyküsü

Günümüz itibariyle cafe kültürünün yaygınlaşması kahve kültürüne etkisi elbette büyük olmuştur. Ancak cafe kültürünün yanı sıra Türk kahvesi aslında yaşamımıza uzun yıllar öncesinde girmiştir. Yani sadece şu zamanı almak haksızlık olacaktır.

Eski zamanda vazgeçilmez olan günümüzün adeta cafesi yerine geçen kahvehaneler ile Türk kahvesi kültürünün temeli atıldı. O gün şartlarında sosyal yaşantının vazgeçilmez bir parçası oldu Türk kahvesi. Koyu sohbetler eşliğinde içilen Türk kahveleri daimî dostlukları ve muhabbetleri beraberinde getirdi. Gözünüze eski zaman insanlarının naif görüntüsünü getirin, haklı olduğumuzu göreceksiniz. Bu dostluk temelleri ile birlikte doğdu aslında Türk kahvesi kültürü.

Kahvehanelerin ilk açıldığı yer ve tarih ise İstanbul- 1554. İlk kahvehane açıldığı günden itibaren edebiyatın temellerinin atıldığı, sanata dair tüm konuların işlendiği bir yer oldu adeta. Tabiri caiz ise kültür yuvası haline geldi diyebiliriz. Günümüz kahvehanelerini veya cafeleri düşününce bu durumu adeta herkesin olmasını istediği adeta ütopik bir hayal gibi gelmiyor mu size de? İlk kahvehanelerde onlarca sanatçı, öğrenci ve öğretmen geldi geçti, hepsi de ardında güzel anıların yanı sıra okunmuş kitaplar, oynanmış piyesler bıraktı. Üstelik bu durum sadece İstanbul itibariyle değil, Dünya genelinde oluştu diyebiliriz. Kahvehaneler, eski yıllarda ülkemizde olduğu gibi başka ülkelerde de entelektüellerin buluşma mekânı oldu. Kahve ise bu güzel sanat dolu ortamı bir araya getiren bir etmen oldu.

Zeze 29 Eylül 2022 21:10

Yanıt: Türk Kahvesi Aşkına! | Kahve Kültürü
 
[Only registered and activated users can see links. Click Here To Register...]

Türk Kahvesinin Köpüğünde Saklı Güzellik

Türk kahvesinin en belirgin güzellik birimi, köpüğü. Bir kahvede köpük ne kadar fazla ise yapanın da marifeti adeta bu şekilde ortaya çıkıyor diyebiliriz. Köpüklü bir kahve yapmanın ise bazı püf noktaları vardır.

Kullanacak olduğunuz kahvenin taze olması. Kahveniz taze değilse eğer bu hem tadına hem de köpük durumuna etki edecektir.

Kullanacak olduğunuz suyun klorlu olmaması önemli bir nokta. Bu yüzden kahvenizi yaparken içme suyu kullanmanız kahvenizin köpüklü olmasını sağlayacaktır.

Kullanacak olduğunuz suyun, soğuk olması da köpüğünüzün fazla olmasında yarar sağlayacaktır.

Cezvenizi ocağa koymadan önce hafif karıştırarak kahveyle suyun ve şekerin birbirine karışmasını sağlayabilirsiniz. Bu sayede yumuşak bir kıvam elde edeceksiniz.

Kahvenizi ocağa aldıktan sonra ara ara karıştırın, hızlı ve sert bir karıştırma kahvenizin köpüğünü dağıtacağını aklınızda bulundurun.

Ardından kahvenizi hafif kabarınca üstündeki köpüğü fincanlara dağıtabilirsiniz.

Kahvenizin fazla kaynamasını beklerseniz, köpüğünüzü dağıtabilirsiniz. Kahvenizi çok fazla kaynamadan fincanlarınıza yavaşça kenarından koymalısınız. Hızlı ve ortadan kahvenizi koymaya çalışırsanız olan köpüğünüzü kaybedebilirsiniz.

Zeze 29 Eylül 2022 21:11

Yanıt: Türk Kahvesi Aşkına! | Kahve Kültürü
 
[Only registered and activated users can see links. Click Here To Register...]

Vazgeçilmezimiz Olan Türk Kahvesinin Faydaları

Gönüller arasına bağ kurmanın yanı sıra Türk kahvesinin vücudumuza birçok yararı bulunmakta.

Türk kahvesi antioksidan deposudur: Kahvenin pişirilmesiyle ortaya çıkan telve antioksidan özelliğini kat be kat arttırıyor diyebiliriz. Yapılan araştırmalar da günde içilen 1 ila 3 fincan Türk kahvesi kansere karşı koruyucu rol üstlenmekte olduğu saptanmıştır.

Türk kahvesi konsantrasyon arttırıcıdır: Sabah saatlerinde içilen bir Türk kahvesi gerçekten de konsantrasyon yeteneğini arttırdığı zihinsel fonksiyonları desteklediği gözlemlenmiştir.

Türk kahvesi ömür uzatıcı özelliği vardır: Yapılan araştırmalar ışığında her gün içilen Türk kahvesinin uzun yaşam oranını arttırdığını ortaya çıkarmıştır.

Türk kahvesi, Alzheimer önleyicidir: Türk kahvesinin günümüzde sık karşılaştığımız bir hastalık olan Alzheimer hastalığını önlediği ortaya çıkarılmıştır. Düzenli olarak alınan kafein ile bilişsel faaliyetlerdeki azalmayı önlediği gözlemlenmiştir.

Türk kahvesi, kalp dostudur: Dost meclisinde içilen kahve hem kırk yıl hatır hem de gönülden gönle bağ kurar demiştik. Buna bir ek olarak da kahvenin içeriğinde var olan antioksidan özelliğinin kalp sağlına katkısı yapılan araştırmalar ışığında ortaya koyulmuştur.

Türk kahvesi, şeker hastalığın riskini düşürüyor: Alman bilim adamlarının yaptığı araştırmalar sonucunda günlük 600 ml veya üzeri içilen kahvenin diyabete yakalanma riskini %23 oranında azalttığı ortaya çıkmıştır.

Türk kahvesi, yağ yakımını sağlıyor: Spordan yardım saat önce içilen kahve, kahvenin içeriğinde bulunan kafein sayesinde yağ yakımını arttırdığı bilinmektedir.

Zeze 29 Eylül 2022 21:12

Yanıt: Türk Kahvesi Aşkına! | Kahve Kültürü
 
[Only registered and activated users can see links. Click Here To Register...]

Türk Kahvesinin Yanında Neden Su İkram Edilir?

Türk kahvesi, su ve lokum eşliğinde sunulur. İsteğe göre lokum yerine küçük çikolatalar da tercih edilebilir.

Su Kahveden Önce mi İçiliyor, Sonra mı?
Osmanlı zamanında topraklarımıza gelen kahve, önce kahvehanelerde, sonrasında ise evlerde tüketilmeye başlanıyor ve günümüze kadar ulaşıyor. Ancak Türk kahvesinin yanında su verilmesinin nedeni, o dönemlere kadar uzanıyor.

Bir rivayete göre eski zamanlarda misafir geldiği zaman, Türk kahvesi ve su birlikte ikram edilirmiş. Eğer misafir suyu kahveden önce içerse, karnının aç olduğu anlaşılırmış. Bunun üzerine ev sahibi hemen sofrayı hazırlarmış. Ancak su kahveden sonra içiliyorsa, bu misafirin tok olduğunun ve sadece muhabbet için geldiğinin göstergesiymiş. Yani misafir açım demez, bunun yerine kahveyle niyetini belli edermiş.

Diğer rivayet ise Osmanlı sarayına dayanıyor. Eski zamanlarda padişaha hazırlanan yemeklerin zehirli olup olmadığı mutlaka kontrol edilirmiş. Ancak Türk kahvesi tek kişilik cezvede hazırlandığı ve padişahın ağzına layık olduğu için görevli kişiler kahvenin tadına bakamıyormuş. Bu yüzden sarayda farklı bir yöntem geliştirilmiş. Padişah, kahvesini içmeden önce parmağını kahveye batırır, ardından suya bandırırmış. Kahvenin suda dağılışı ise zehirli olup olmadığını gösteriyormuş.

Kahvenin Yanında Su İkram Edilmesinin Bilimsel Nedeni
Rivayetler şöyle dursun, bu işin bilimsel bir nedeni daha var. Kahvenin içeriğinde yüksek oranda oksalat bulunuyor ve bu oksalat böbrek taşı oluşumuna zemin hazırlıyor. Bu yüzden kahvenin yanında su içmek, oksalatın böbreklerden dışarı atılmasını sağlıyor. Yani, kahveden sonra su içmek sağlığımız için oldukça önemli bir yere sahip.

İkinci neden ise tat dokularımızla ilgili. Kahveden önce birkaç yudum su içmek, ağzı temizliyor ve diğer tatlardan arınmasını sağlıyor. Bu sayede kahvenin saf tadı daha iyi bir şekilde alınabiliyor. Kahveden sonra su içmek ise, kahvenin yoğun tadının hafifletilmesini sağlamak ve ağzı telvelerden arındırmak için tercih ediliyor.

Zeze 29 Eylül 2022 21:13

Yanıt: Türk Kahvesi Aşkına! | Kahve Kültürü
 
[Only registered and activated users can see links. Click Here To Register...]

Kız İsteme Törenlerinde Neden Tuzlu Kahve Yapılır?

Tuzlu kahve yapmanın rivayetlere göre iki farklı hikayesi vardır.

Tuzlu Kahve Yapmanın İlk Hikayesi
Tuzlu kahvenin hikayesinin, eski zamanlarda yapılan görücü usulü evliliklere dayandığı söyleniyor. Görücü usulünde kız ve erkek tarafı bir araya gelir, birbirlerini ilk kez görürmüş. Bunun ardından gelin hemen damat adayının kahvesini hazırlarmış. Eğer damat adayını beğendiyse kahveyi şekerli hazırlar, yanında tatlı ikram edermiş. Bu da 'ben ve ailem seni istiyoruz.' mesajı verirmiş.

Ancak kız, damat adayını beğenmezse kahvesine şeker yerine tuz koyarmış. Tuzlu kahveyi içen damat adayı, kızın kendisini istemediğini anlayıp anne ve babasını alarak kalkar ve bu işten vazgeçermiş.

Tuzlu Kahve Yapmanın İkinci Hikayesi
Türk kahvesinin gerçekten hatırı olup olmadığını anlamak için yapılırmış. Birbirini seven iki genç, kız isteme merasiminde bir araya gelirmiş. Gelin adayı damat adayının gerçekten sevip sevmediğini anlamak için, kahveyi tuzlu yapar ve ikram edermiş. Eğer damat adayı, kahvenin tuzlu olduğunu anladıktan sonra hiç içmezse, bu gelinin isteklerini karşılayamayacağı anlamına gelirmiş ve ayıp sayılırmış. Damat adayı, tuzlu kahveyi birden fazla yudumla alır ve tükürmezse, eşi için her şeyi yapacağı anlamına gelirmiş. Aynı zamanda tuzlu kahve, gelinin arkadaşlarının damat adayına yaptığı ilk şaka olarak nitelendirildiğini biliniyor.

Uzun yıllardır süregelen bu gelenek, günümüzde hala devam ettiriliyor.

Zeze 29 Eylül 2022 21:16

Yanıt: Türk Kahvesi Aşkına! | Kahve Kültürü
 
[Only registered and activated users can see links. Click Here To Register...]

"Bir Fincan Kahvenin Kırk Yılı Hatırı Vardır." Sözünün Hikayesi...

İstanbul Üsküdar’da o dönemler hem kahve yapan hem de insanlara sohbetiyle keyif veren bir zatı muhterem varmış. İnsanlar kahvelerini buradan almaya çok uzun yollardan gelir ve gelmişken de zatın sohbetlerinden istifade ederlermiş. Amaç ise alınacak nasihatlermiş. Kısacası insanların asıl derdi zatla konuşarak rahatlamak ve dertlerini ona anlatmakmış...

Bir gün bir yeniçeri buraya gelmiş ve içerideki herkese kahve ikram ettiğini ancak Rum bir gemi kaptanına ikram etmediğini söylemiş. Zat herkese bir kahve yapmış ve verdikten sonra eline aldığı iki kahveyle birlikte Rum gemicinin yanına oturmuş. Durumu gören yeniçeri sinirlenmiş ve ben sana o Rum’ a vermeyeceksin demedim mi demiş. Zat ise yeniçeriye dönerek bu senin değil benim ikramım demiş. Sonrasında ise aradan tam 40 yıl geçmiş ve Sisam adasında bir isyan baş göstermiş. Rumlar burada ayaklanmışlar ve o zat Rumların eline esir düşmüş. O zaman esirler pazarda satılırmış ve Zatı yaşlı bir adam satın almış. Zatı ıssız bir yere götürmüş Zat başına geleceklerden habersiz korkuyormuş ve yaşlı adam Zat’a gelerek demiş ki sen bana 40 yıl önce bir fincan kahve vermiştin hatırladın mı işte ben o Rum gemiciyim demiş ve Zatı serbest bırakmış.

Bahsedilen bu olay kahveye 40 yıl hatırını vermiş.

Zeze 29 Eylül 2022 21:30

Yanıt: Türk Kahvesi Aşkına! | Kahve Kültürü
 
[Only registered and activated users can see links. Click Here To Register...]

Kahve: ideolojidir. Çay: sosyoloji.
Kahve: özel taksidir. Çay: vapur
Kahve: evin girişidir. Çay: evin salonu.
Kahve: kısa flört. Çay: koşulsuz sevgi.
Kahve: düz yazıdır. Çay: şiir
Kahve: aromalıdır. Çay: sade
Kahve: mesafelidir. Çay: samimi
Kahve: hariçtir. Çay: Afrika dahil.
Kahve: konuşmaktır. Çay: muhabbet.
Kahve: ofistir. Çay: iş çıkışı
Kahve: politiktir. Çay: herkestir.
Kahve: bu gündür. Çay: dünden bu güne.
Kahve: dört işlemdir. Çay: hayat bilgisi
Kahve: bakış açısıdır. Çay: bakış aşısı.
Kahve: bakmaktır. Çay: görmek.
Kahve: ağaçtır. Çay: orman
Kahve: sınırdır Çay: aşmaktır
Kahve: ABD'dir. Çay: Meksika sınırı
Kahve: gidendir. Çay: bekleyen
Kahve: kıvamdır. Çay: dem
Kahve: statüdür. Çay: eşitleyen
Kahve: blazer ceket. Çay: yeşil parka
Kahve: kafedir. Çay: meydan.


Saat: 02:40.

Powered by vBulletin® Version 3.8.6
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

Altyapı bilgilerini okuduğunuz vBulletin yazılımı ForumAdası üzerinde lisanslı kullanılmaktadır.