Kişisel Gelişim Kişisel gelişim makaleleri, başarılı kişilerin yaşamlarından enstanteneler ve motive edici paylaşımlar bu bölümde. |
|
LinkBack | Seçenekler | Görüntüleme stilleri |
04 Ocak 2024, 10:36 | #1 |
CEDDİ OSMANLI
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere gizlidir.
|
Okumak Yazmaktır
Okumak Yazmaktır
Celil CİVAN
Sıradan bir önermeyle başlayalım: Kitap okumak etken bir faaliyettir. Kitap okurken gözlerimiz kelimelerin üzerinde akar, zihnimiz okuduğumuz kelimeleri bir araya getirip bir anlam üretir. Dolayısıyla çoksatan romanlar veya anaakım sinema filmlerinin aksine okumak bizi edilgen kılmak yerine metnin içine katar. Bu ifade aynı zamanda okumanın sadece etken ve pratik bir faaliyet olmadığını, aynı zamanda düşünceyle eylemi bir araya getirdiği için pratiği de aşarak bir “praksis” olduğunu söyler. Metnin yabancı dillerdeki karşılığı olan “tekst, text” gibi kelimelerse metnin kelimelerin bir araya getirilmesiyle dokunduğunu, bir ağ oluşturduğunu işaret eder. Öyleyse her okuma metnin bu ağına girmek, o ağın içinde, yumakta olmak demektir. Yumakta olmak ama yumağı çözmek değil. Zira Jacques Derrida’nın dediği gibi: “Metin, kompozisyonunun yasasını ve oyununun kuralını ilk bakıştan, önüne ilk gelenden saklıyorsa metindir ancak. Metin zaten daima algılanamaz olarak kalır.” Metin ve algılanamazlık Öyleyse metin daima algılanamazdır; buradaki olumsuz gibi görünen önerme (algılanamazdır) aslında okumaya yüklediğimiz praksis göz önünde bulundurulduğunda olumlu bir anlama bürünüverir: Okur işte bu metni, kendi ipliklerini de katarak yeniden yazar. Öyleyse metnin daima algılanamaz oluşu, onun okumaya açık oluşunun da teminatıdır. Zira böylelikle her metin Derrida’nın başka bir yerde söylediği gibi serbest bir bölgede (free zone) hareket eder. Bir amaçlılık peşindeki yorumcunun gözünü korkutacak bu serbestlik ifadesi, her şeyin yorumdan ibaret olması gerektiği gibi bir kaygıyı öne çıkarsa da bu saha aynı zamanda praksisin kendi serbestliğini, okurun kendi okuma özgürlüğünü de ima eder. Demek ki okuma, bir metnin düğümlerini çözmekten önce kendini de o ağın içine katmakla mümkün hâle gelir. Zaten Derrida da metnin “kendi dokusunu sonu gelmez bir şekilde yeniden oluşturduğunu” söyler. Bu yeniden oluşun imkânı gene metnin algılanamaz oluşundan kaynaklanır. Tıpkı aynı algılanamazlığın özgür bir okumanın da kaynağı olması gibi. Yazarın ölümü Bu anlamda post-yapısalcı düşünürlerden Roland Barthes, Michel Foucault ve Derrida’nın niçin yazarın ölümünü işaret ettiklerini tekrar ele almakta fayda var. Yazar ölmüştür, yazar daha yazarı da aşan bir Dil’in içinde kendisinin sandığı metnini var ederken, metnini örmeye başlar başlamaz metnin algılanamazlığında kaybolurken, metnini karanlıktaki bir okura sunarken hayatını kaybetmiştir. Yazar metnine ne kadar hâkim olursa olsun, dahası bunu iddia ederse etsin, gene de metin başedilmez salınımlar, kırılmalar, çatlaklar oluşturur. Metnin “sağlamlığını” da bu oluşturur zaten. O yüzden metin söz konusu olduğunda “pharmakon” tabirini kullanır Derrida. Pharmakon, Yunancada hem ilaç hem zehir demektir. Pharmakon bu yapısıyla metnin muğlâklığına atıf yapar. Yazı pharmakon’dur: Baştan çıkarmak suretiyle işler, doğal ve alışkanlığa dayalı genel yollar ve yasalardan dışarı çıkarır. Pharmakon, kendi devası kadar kendi zehrini de ağının içinde taşıyan metindir. Yazı “deva”dır Derrida’nın pharmakon’u Platon’un Eczanesi’nden çıkarıp felsefenin tezgâhına yerleştirmesi tesadüf değildir. Metinleri çözdüğünü, metinlerin belli yapı ve kurallara uyun olarak işlediğini söyleyen yapısalcılığın bu naif tutumuna karşılık Derrida, yapının kendisinin de ancak metindeki çatlakların, salınımların örtbas edilmesiyle mümkün olacağını söyler; başka bir ifadeyle söylersek pharmakon’u sadece deva olarak görmekle. Yapısalcılığın metne bir “nesne” gibi bakması, onun ipliklerinden elini kurtarmaya çalışması söz konusu düşüncenin hiçbir zaman metni anlayamayacağını ima eder. Derrida’nın Writing and Difference’te dediği gibi: Merkezin varlığı da merkezsizliğe, merkez-dışına ihtiyaç duyar. Bu cümleyi şöyle de okuyabiliriz: Yapının varlığı yapısızlığa, yapı-dışına ihtiyaç duyar. Yapısalcılık bu yapı-dışını görmezden gelmekle yapıya odaklanarak sorunu aştığını zanneder. Ama hem yanılgıya düşer hem de “serbest bölge”nin imkânlarını kaçırır. Nesnellik ilkeleri, metnin ağına girmeden, ipliğine bulaşmadan, okurun kendi ipliklerini metnin o karmaşık ağına katmadan, metinle birlikte düğüm olmadan mümkün değildir. Tekrar edelim öyleyse: Okumak yazmaktır. *Jacques Derrida, Platon’un Eczanesi, çev. Zeynep Direk, Pinhan, 2012 Konu SiyahSancaktaR tarafından (04 Ocak 2024 Saat 15:26 ) değiştirilmiştir. |
İçeriği Sosyalleştir |
Etiketler |
okumak, yazmaktır |
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 konuk) | |
Seçenekler | |
Görüntüleme stilleri | |
|
|
|
|
ForumAdası, tüm hakları saklıdır. Kurucu: Jön TüRk Forum Sorumlusu: Zeze Geliştiriciler: Regex & Cry Tasarımcı: Mango
Powered by vBulletin® Version 3.8.6
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd. Altyapı bilgilerini okuduğunuz vBulletin yazılımı ForumAdası üzerinde lisanslı bir şekilde kullanılmaktadır. |
ForumAdası; internet ortamında kullanıcıların içerik üretmelerine, bu içeriklerin de önceden onaya tabi tutulmaksızın yayımlanabilmesine olanak sağlayan bir forum sitesidir. Forum siteleri, tıpkı sosyal medya ve interaktif sözlükler gibi 5651 sayılı kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının "m" bendine göre Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermekte olan, hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten platformdur. 5651 sayılı kanunun 5. maddesine göre yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Başka bir deyişle ForumAdası üzerinden yapılan yazılı, görsel ya da işitsel paylaşımlardan doğabilecek yasal sorumluluk, mezkur içeriği paylaşan ForumAdası üyesi gerçek kişilere aittir. İlgili kanunun anılan maddesinin 2. fıkrasında da çok açık bir biçimde öngörüldüğü üzere; yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür. Açıklanan hukuki dayanaklar temelinde, hak ihlâli iddiasında bulunan hak sahipleri İLETİŞİM linkinden yer sağlayıcı ForumAdası yöneticilerine ihtarda bulunarak bahse konu hususu tebliğ etmeleri halinde incelemeler yapılıp, en geç 2 gün içerisinde gerekli işlemler tesis edilecektir. 5101 sayılı yasayla degişik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince ForumAdası üzerinde telif hakkı bulunan MP3, video vb. eserlerin paylaşımı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hak sahipliği verilmiş olan MÜ-YAP tarafindan yasaklanmış olup, yasal işlem olması halinde, paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kurum ile paylaşılacaktır. |