
Yazı, insanlar için bir dönüm noktası haline gelmiştir. “Tarih yazı ile başlar”, sözüne bakacak olursak bu sözün çıkış noktası tarihte yaşanmış olayların yazının tuttuğu önemli yeri anlatmak için kullanılmıştır. Tarihçiler yazının önemini dikkate alarak tarihi iki ana başlık üzerinden incelemektedirler. Yazının öncesi dönemlere “Tarih Öncesi Çağlar” sonrasına “Tarih Çağları” adını vermişlerdir.
Tarih Öncesi Çağlar döneminde insanlığa ait yaşam izleri bulmak Tarih Çağlarınkinden daha zor olması şaşılacak bir durum değildir. Ama bu hiç iz bırakmadıkları anlamına gelmemektedir. Misal, Tarih Öncesi Çağ’da insanlar soğuk, fırtına, kar gibi tabiat olaylarının yanı sıra dıştan gelecek tehlikelere karşı korunmak/önlemlerini almak için doğal olan ağaç kavukları ya da mağaralar gibi kuytu yerlere sığınmışlardır. Bu yaşam alanları için de bir süre sonra sanatı keşfeden insanlar insanları ve hayvanları, hayatlarında olan olayları tasvir eden duvar resimleri çizmeye ve boyamaya başlamışlardır. Bu duvar resimleri bize Tarih Öncesi Çağlar’dan kalan en büyük ip ucu olma özelliğini taşımaktadır.
Avcı-Toplayıcı Yaşam ve Özellikleri
Avcı-toplayıcı halkı insanların yerleşi hayata geçmeden, hayvanları evcileştirmeden ve bitkilerin daha yabani olduğu dönemde insanların hayatlarını sürdürmek için yaşadıkları tarza verilen addır. Daha çok yabani hayvan ve bitkileri yemeye dayanan dönemdir. Bu yaşam tarzında vahşi hayvanlar daha çok erkekler tarafından avlanırken; kadınlar ve çocuklar tarafınca yabani bitkiler toplanıyordu. İnsanlar yiyecek ve su kaynaklarının bol olduğu yerlerde, yani besin kaynakları bulabilecekleri yerlerde yaşamaya çalışıyorlardı. Bu sebepten dolayı göçebe bir hayat tarzına sahiptiler. Göç ederken başka kabilelerle karşılaştıklarında ellerindeki ufak tefek aletleri değiştirmeye başlayarak alış-verişin ilk adımlarını atmalarına yardımcı olmuşlardır. İnsanların yerleşik hayata geçmesi, hayvanların ve bitkilerin evcilleştirilmesi ile sonu gelen bir dönemdir. Buna karşın yakın zamanda yapılan araştırmaların gösterdiği yolda, avcı ve toplayıcı toplumların yerleşik hayata geçtiği görülmüştür.