
Hikayelerin temel olarak 5 öğesi vardır. Bunlar;
a. Olay Örgüsü: Belli bir konu çevresinde var olan birden fazla olayın, sebep-sonuç ilişkisine bağlı bir biçime oluşturdukları organik bütündür. Olay görüntüsü “eserde nakleden hadise veya hadiseler zinciri” veya “bir oyunun, hikayenin yahut romanın içinde olan biten her şey” biçiminde de tanımlamak mümkündür. Olay örgüsü birbiriyle hiç ilgisi olmayan olayların rastgele veya peş peşe sıralaması değil, birden fazla olayın sebep-sonuç içinde organik bir bütün oluşturmasıdır. Bir başka ifadeyle, olay örgüsü, insanın insanla, insanın toplumla, insanı tabiatı veya kendisiyle olan mücadelesinden doğar.
b. Zaman: Olayın ya da olay örgüsünün gerçekleştiği süreye zaman denir. Anlatmaya bağlı metinlerde olayın geçtiği zaman bellidir. Zamanın tespit edilmesi için tarih belirtilmiş olması gerekmez. Anlatıcının cümlelerinden hareketle olayın geçmişte mi yoksa anlatım sırasında mı gerçekleştiğini tespit edebiliriz. Anlatmaya bağlı metinlerde yazar ”şimdiki zaman”da gerçekleşen olay ve durumları anlatırken olayın daha iyi anlaşılması ya da kişilerin daha iyi tanınması amacıyla geçmişe döner ve geçmişte yaşanmış bazı olayları anlatır. Sonra yeniden şimdiki zamana döner. Zamanda bu tür gidiş gelişlerin yapıldığı anlatım şekline “geriye dönüşlü anlatım” denir.
c. Mekan (yer): Olayın gerçekleştiği yer veya yerlerdir. Öykü, roman ve masallarda birden çok mekana rastlarız. Olayların akışına göre mekanlar da değişir.
d. Kişi: Hikayede az kişi vardır. Bu kişiler “tip” olarak karşımıza çıkar ve ayrıntılı bir şekilde tanıtılmaz. Hikayede kişiler sadece olayla ilgili “çalışkanlık, titizlik, korkaklık, tembellik” gibi tek yönleriyle anlatılır. Kişiler veya tipler, belli bir olay içinde gösterilir. Bu tiplerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır.
e. Anlatıcı: Anlatmaya bağlı edebi metinlerde yazar olayın nasıl gerçekleştiğini bize ya kendisi anlatır ya da başka birinin ağzından anlatır. Olay ve kişilerle ilgili her şeyi anlatıcıdan öğreniriz. Bazı öykü ve romanlarda yazar anlatımı tekdüzelikten kurtarmak için kişileri kendi ifadeleriyle, kendi ağızlarından tanıtır. Hikaye yazarı kişileri tek tek tanıtmaz. Onları konuşturur. Kişiler konuştukça düşünceleri ve bakış açıları hakkında bilgi sahibi oluruz.
Anlatıcı olayı aktarırken kendine özgü bir bakış açısı geliştirebilir. Anlatıcı yani aktaran, her zaman yazarın kendisidir. Ancak yazar isterse mikrofonu başka birine verip olayı ona anlattırır, isterse kendisi anlatır.