
Törensel bir asa, obsidyenle çalışma konusunda deneyimli olan Azteklerin yetenekli işçiliğini sergiliyor. C: Michel Zabé/Proyecto Templo Mayor, INAH Bu etkileyici ve ölümcül malzemeye olan tutkuları öyle büyüktü ki, Aztekler Mezoamerika genelindeki birçok kaynaktan, hatta düşmanlarının kontrolündeki topraklardan bile obsidyen temin ederdi.
Aztek halkının obsidyeni nasıl elde ettiğini daha iyi anlamak isteyen araştırmacılar, Tenochtitlan’daki başlıca tapınak olan Templo Mayor’dan alınan 788 obsidyen eseri analiz etti. Bu eserlerin yaklaşık yüzde 90’ı, yeşilimsi renkteki “ustaların obsidyeni” anlamına gelen tolteca itztli ile meşhur Sierra de Pachuca’daki bir kayalıktan geliyordu.

Analiz edilen obsidyen eserlerin bazılarında Aztekler tarafından çok değer verilen yeşil tonu var. C: Mirsa Islas/Proyecto Templo Mayor, INAH Genel olarak, araştırmacılar Pachuca dışındaki yedi farklı kaynaktan gelen obsidyene rastladı; bunlardan bazıları düşman topraklarında bulunuyordu. Örneğin, bazı eserler Aztek bölgesinin dışında yer alan ve Purépecha adlı rakip bir grup tarafından kontrol edilen Ucareo’dan gelmişti – ki Aztekler bu bölgeyi fethetmeye çalışmış ancak başarısız olmuştu.

Obsidyen, bıçak gibi keskin aletlere dönüştürülebilirdi. Bu küçük bıçak gibi minyatür silahlar Tenochtitlán’da adak olarak gömülüyordu. C: Mirsa Islas/Proyecto Templo Mayor, INAH Araştırmacılar ayrıca, 1430 yılında kurulan Aztek Üçlü İttifakı’ndan sonra obsidyen kullanımında bir değişim yaşandığını da kaydediyor. Tenochtitlan, Texcoco ve Tlacopan adlı diğer Nahua dilli şehir devletleriyle ittifak kurarak gücünü pekiştirdikten sonra, ritüel amaçlı kullanılan obsidyenin kullanımı oldukça standart hale gelmiş ve kontrol altına alınmıştı. Pachuca obsidyeni ise törensel kullanım için sadece seçkinlerin erişebileceği bir malzeme haline gelmişti.
Arkeofili