Hepimizin Hayatına En Az Bir Kere Böyle Birisi Girmiştir: Issız Adam Sendromu Nedir?
İlişkilerin başlangıcında yoğun ilgi ve tutkulu bir yaklaşım sergileyen, ancak duygular derinleştikçe uzaklaşmayı tercih eden kişiler birçok insanın hayatında iz bırakmıştır. Bu davranış biçimi son yıllarda “Issız Adam Sendromu” olarak adlandırılıyor ve özellikle bağlanma korkusu yaşayan bireyleri tanımlamak için kullanılıyor. Peki duygusal yakınlıktan kaçınan bu tutumun arkasında hangi psikolojik dinamikler yer alıyor? “Issız Adam Sendromu” nedir, kimlerde görülür ve ilişkileri nasıl etkiler?
Gelin, yakından inceleyelim...
2008 yılında vizyona giren ve Çağan Irmak imzası taşıyan “Issız Adam” filmi, yalnızlığı seçen bir adamın aşk ve sorumluluk arasında sıkışmış iç dünyasını gözler önüne sermişti. Filmdeki Alper karakteri, duygusal bağ kurmak isteyen bir kadınla ilişkiye giriyor; fakat derinleşen bağdan korkarak uzaklaşıyor. Bu hikaye pek çok kişiye tanıdık geldi ve zamanla “Issız Adam Sendromu” adını alan popüler bir kavrama dönüştü.
Peki nedir bu Issız Adam Sendromu?
Issız Adam Sendromu'nun en belirgin özelliği, ilişkinin ilk başında gösterilen yoğun ilgi ve tutkunun, ilerleyen zamanlarda ani bir geri çekilme ile yer değiştirmesi. Bu kişiler genellikle karşı tarafı etkileme konusunda oldukça başarılıdır. Ancak bağlar güçlendikçe kendi duygusal sınırlarını tehdit altında hissederler ve içlerine kapanarak yalnızlıklarına geri dönerler.
Bu sendrom aslında modern çağın ilişki dinamikleriyle doğrudan bağlantılı. Bireyselliğin yüceltildiği, özgürlüğün kutsandığı günümüzde, bazı insanlar yakınlık ve sorumlulukla gelen yüklerden kaçmak için “bağlanmama”yı tercih ediyor. Bu kişiler için birine duygusal anlamda yakın olmak, “kendi olma halinden vazgeçmek” gibi algılanabiliyor. Dolayısıyla bir ilişkiye girdiklerinde, sevgiyle beraber gelen duygusal sorumluluk onlara ağır gelebiliyor.
Psikolojik olarak ele alındığında, Issız Adam Sendromu çoğunlukla kaçıngan bağlanma stiline sahip bireylerde görülüyor. Bu kişiler çocuklukta yeterince güvenli bir bağlanma kuramamış olabilir ya da önceki ilişkilerinde terk edilme, aldatılma gibi olumsuz deneyimler yaşamışlardır. Sonuç olarak, bilinçaltında “bağlanırsam zarar görürüm” inancı yer eder ve kendilerini korumak adına derin ilişkilerden kaçınırlar.
Issız Adam Sendromu’na sahip kişiler, genellikle yalnızlığı idealize ederler. Sosyal hayatlarında aktif, çekici ve dışa dönük olsalar da özel hayatlarında “duvar örmek” konusunda uzmandırlar. “Ben yalnızken daha üretkenim”, “Kimseye hesap vermek zorunda kalmamak büyük bir özgürlük” gibi savunmalarla ilişkilerden kaçarlar. Fakat çoğu zaman bu yalnızlık, bir tercihten çok bir savunma mekanizmasıdır.
Sadece erkeklerde görülmüyor!
Kadınlarda da bağlanma korkusu, duygusal kaçışlar ve ilişki sorumluluğundan kaçınma davranışı görülebilir. Ancak toplumsal roller ve romantik beklentiler nedeniyle erkekler üzerinden konuşulması daha yaygın.
onedio
Hybrid şeklinde göster
