
Çağın yapısı gereği Kilisenin aksak, kokuşmuş ve çürümüş yanlarına karşı başkaldırmak için dinsiz olmak gerekmiyordu. Şöyle ki 14. ve 15. yüzyış İngiliz sosyal tarihinin Lollardları (alçak sesle dua mırıldananlar), parlamentonun bir oturumu sırasında Westminster’de hal kapılarına, halk dilinde yazılmış İngiliz kilisesine ait on iki suç duyurusunu içeren bir nevi risale ya da beyanname asmışlardır. Burada Lollardlar kendilerini “İsa ve havarilerinin hazinedarları olan fakir insanlar” olarak tanıtmışlar ve kilisenin “kör ve cüzzamlı” koşullarını “İngiliz halkına büyük ve pahalı bir yük olması için çoğalmış kibirli büyük rahiplere” yüklemişlerdir.
Bu süreçte Kilisenin aşikâr kusurları, çok sayıda keşiş, rahip ve rahibenin vaazlarıyla yaşam tarzları arasındaki çelişki, eleştirinin tek kaynağı olmamıştır. İnsanlar, aynı zamanda Tanrı’nın bütün bunlara nasıl izin verdiğine şaşırmışlar ve onun hükmünün kilisenin başına henüz inmemiş olmasını bir mucize olarak görmüşlerdir.
Kilise ise bu tür eleştirilere karşı koymak için nadiren kuvvet kullanmış, bunu sıkça yapmak yerine memnuniyetsizliği saptırıp bir mecraya sokmak üzere bir özel ve farklı düşünceler sistemi yaratmaya çalışmıştır.