
Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmemiş olmalıdır
Borç hiç ifa edilmemiş veya ifası da borçlunun kusuruyla imkansız oluyorsa TBK m.112 uyarınca borçludan borcun ifa edilmemesinden doğan zararın ödenmesini isteyebilir. Borç ifa edilmiş ama gereği gibi ifa edilmemişse alacaklı bundan doğan zararın ödenmesini de borçludan isteyebilir.
KANUNDAAlacaklı zarara uğramış olmalıdır
MADDE 112- Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.
İfanın borçlunun kusuruyla imkansızlaşması veya gereği gibi ifa edilmemesi gibi durumlarda borçludan maddi tazminat istenebilmesi, borcun ifa edilmemiş olmasından bir zarara uğramışsa borçlu tazminat ödemekle yükümlü değildir. Borçlunun kusuruyla imkansızlaşması durumunda borç sona ermez .Alacak hakkının niteliği değişir ve tazminat alacağına dönüşür. İfa daha önce imkansız hale gelmiş olsa dahi tazminat alacağı ancak asıl alacağın muaccel olduğu tarihte istenebilir.
Müspet zarar borç ifa edilmiş olsaydı alacaklının elde etmiş olacağı menfaatin sağlanmamış olmasından doğan zarardır.Müspet zarar alacağın malvarlığının mevcut durumuyla, borç ifa edilseydi alacağı durum arasındaki farkı ifade eder.Müspet zararın kapsamına malın değeri ve mal teslim edilseydi elde edilecek karda girer.
İfa imkansızlığı nedeniyle alacaklının uğrayacağı zarar fiili zarar, malvarlığının azalması veya karda yoksun kalma,malvarlığının çoğalmasının önlenmesi şeklinde gerçekleşebilir. Alacaklı borçludan bu zararları da talep edebilir.
Menfi zarar, geçerliliğine ve yapılacağına inanılan bir sözleşmenin geçersizliğinden veya yapılmamasından doğan zarardır.Menfi zarar sözleşme yapmak söz konusu olmasaydı uğranılmayacak olan zarardır.Menfi zararın kapsamına sözleşme nedeniyle yapılan giderler ve sözleşmenin geçerli olduğu inancıyla kaçırılan kazanç olanakları ve yoksun kalınan kar girer.
Alacaklının kişilik haklarına bir tecavüz söz konusu olursa öngörülen şartların gerçekleşmesi halinde borçlu alacaklıya manevi tazminat ödemekle de yükümlüdür. Borca aykırı davranış nedeniyle maddi tazminat isteyen alacaklı borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle maddi bir zarara uğradığını ve zararın miktarını ispat etmekle yükümlüdür.
Borca aykırı davranış bedensel bir zarar sebep olmuşsa ve karar tarihinde bedensel zararın kapsamı tam olarak belirlenmemişse, kararın kesinleşmesinden başlayarak iki yıl içinde tazminat hükmünü değiştirme yetkisine sahiptir.
Borçlu kusurlu olmalıdır
Borca aykırı davranıştan doğan zarardan sorumlu tutulabilmesi borçlunun kusurlu olmasına bağlıdır. Borçlu kural olarak ağırlık derecesi ne olursa olsun her kusurundan sorumludur. Borçlu sözleşmeden doğan borcuna kasten ve ihmal ile aykırı davranmışsa sözleşmenin niteliğine göre, borcun ifası veya gereği gibi ifası için iyiniyet kurallarının gerekli kıldığı önlemleri kasten veya ihmal ile almamışsa kusurlu sayılır.Borçlunun kusurlu olması için temyiz kudretine sahip bulunması yeterlidir. Temyiz kudretinden yoksun kişiden tazminat istenemez.
Borca aykırı davranış halinde borçlunun kusurlu olduğu karinesinden hareket edilir,borçlu kusurlu sayılır (Kusur Karinesi).
Sözleşmeye aykırı davranış nedeniyle tazminat isteyen alacaklı,geçerli bir sözleşmenin varlığını,hakkını tamamen veya kısmen elde edemediğini ve bu nedenle uğradığı zararın miktarını ispat etmekle yetinmek hakkına sahiptir.Ayrıca borçlunun kusurlu olduğunu ispat mecburiyetinde değildir.
Borçlu kusursuz olduğunu kanıtlayamazsa alacaklının borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zararını ödemek zorundadır.
Borçlu,ifa imkansızlığının, aynı şekilde ifanın gereği gibi yapılmamasının, kendisine yüklenemeyecek hallerin diğer bir deyişle sorumlu tutulamayacağı sebeplerin sonucu olduğunu ispat edebilirse, borcun ifa edilmemesinde kusursuz olduğunu kanıtlamış olur ve sorumluluktan kurtulur.
İfayı engelleyen ve borçluya yüklenmeyecek olan olaylar özellikle beklenmedik hallerin veya mücbir sebebin sonucu olabilir.
Beklenmedik hal borçlunun kusuru olmaksızın meydana gelen sözleşme yapılırken öngörülemeyen ve borca aykırı davranışa kaçınılmaz bir şekilde sebep olan olaydır. İfayı engelleyen olay sözleşmenin yapılması sırasında öngörülebilir nitelikteyse beklenmedik halden söz edilemez, borçlu sorumluluktan kurtulamaz.
Mücbir sebep ise dış kuvvetlerin sonucu, borçlu ile bağlantısı bulunmayan, öngörülemeyen,kaçınılmaz ve mutlak bir şekilde borcun ifasını engelleyen olaydır.Her mücbir sebep bir beklenmedik haldir, fakat her beklenmedik hal mücbir sebep değildir.Mücbir sebepte ifayı engelleyen olay bir dış kuvvetin etkisiyle meydana gelir.Olayda borçlu dahil hiç kimse borcun ifasının engellenmemesini önleyemez.
Mücbir sebep veya beklenmedik haller nedeniyle borç ifa edilemezse borçlu sorumlu değildir.Beklenmedik hallerde ilgili kanunların özel hükümleri saklıdır.
Tarafların kusursuz imkansızlık, mücbir sebep ve beklenmedik hal durumunda da borçlunun sorumlu olacağı sözleşmede kararlaştırılabilir.
KANUNDABorcun ifa edilmemesi ile alacaklının uğradığı zarar arasında illiyet bağı bulunmalıdır
MADDE 114- Borçlu, genel olarak her türlü kusurdan sorumludur. Borçlunun sorumluluğunun kapsamı, işin özel niteliğine göre belirlenir. İş özellikle borçlu için bir yarar sağlamıyorsa, sorumluluk daha hafif olarak değerlendirilir. Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanır.
Alacaklının borçludan tazminat istemesinin dördüncü ve son şartı, borca aykırı davranış ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmasına bağlıdır. Borçlu ancak söz konusu borca aykırı davranışın, olayların normal akışına göre sebep olabileceği zararlardan sorumludur.