
26 Kasım 1954 tarihinde çıkan yangın neticesinde üçte ikiden fazla kısmı kül oldu. Elektrik kontağının neden olduğu afet sırasında civardaki ahşap evlerin sakinleri tedirgin olmuşlar, kurtarabildikleri değerli eşyalarıyla sokakları doldurmuşlardı. Dükkânlarındaki para, senet ve değerli eşyaları almak isteyen esnaf, polis ve jandarmalar tarafından güçlükle durdurulabilmişti. Neticede 65 sokaktan 34’ü, 2.730 dükkândan 1.506’sı tamamen, 24’ü kısmen yanmış, 10.000 esnaf ile 100.000 işçi işsiz kalmıştı.
Çarşıyı besleyen başka sanayi merkezleri de hesaba katıldığında zarar görenlerin sayısı daha da artıyordu. Cumhuriyet İstanbul’unun gördüğü en büyük felaketlerden biri olan bu yangın, Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın belirttiği gibi şehre sadece iktisadi açıdan değil, tarihî, turistik, kültürel ve sosyal açılardan da büyük bir darbe vurmuştu. Zira Çarşı, inşa edildiği Fatih devrinden beri İstanbul’a gelen yerli ve yabancıların mutlaka uğradığı sembol yapılardan birisiydi.
Yangından sonra Kapalıçarşı’ya bir süre kimse sokulmadı. Bunun nedenlerinden birisi yağma kaygısı, diğeri de söndürme sırasında aşırı ölçüde su sıkılmasından dolayı yapıların çökme riski taşımasıydı. Her ne olursa olsun, çarşıda ticari hayat bitmişti. Mağduriyetlerin en aza indirilmesi ilkesiyle hareket eden hükûmet, esnafın borçlarını erteleme kararı aldı. Esnaf için şehrin uygun yerlerinde barakalar inşa edildi. Esnafın yanında çalışan işçiler için de İş ve İşçi Bulma Kurumu ile temasa geçilmiş ve işe alımda önceliğin bu işçilere verilmesi kararlaştırılmıştır. Ahali ve sivil toplum kuruluşları mağdurların yardımına koşmuş, onlara İstanbul Ticaret Odası 100, Sanayi Odası 50, Fetih Cemiyeti 2.000 lira yardımda bulunmuştur.51 Beş yıl süren inşa ve tamirin ardından esnaf işyerlerine kavuşmuştu ama çarşının özgün yapısı kaybolmuştu