Alıntı:
Açıkça görülüyor ki üç ay öncesine kadar İçişleri Bakanlığı işi gücü sermiş! Bilmiyorum sizlerin de dikkatini çekti mi: , seçimden zaferle çıkmış ve vaatlerini yerine getirmiş bir muhalefet lideri gibi konuşuyor. Dört gün önce İstanbul'da bir tür basın toplantısı yaptı. Göreve geldikten sonraki üç ay içinde neler yaptıklarını anlattı. "Çalışmalarımız sonucunda düzensiz göçmenler artık yeni göç rotası arayışına girdi. Organizatörler 'Türkiye'de artık sıkı denetim var, gitmeyin' diyorlar. 120 günde bu noktaya gelindi. Algı çok önemli" dedi. Yasa dışı göç ile ilgili olarak İstanbul'da 304 operasyon yapılmış. "Yakalanacağını anlayıp ayrılan ya da ikamet süresi biten" 120 bin 531 yabancı Türkiye'den ayrılmış. Şu sözlerinin altını çizdim: "Hudut birliklerimizin başarılı çalışmaları ile 120 günde 80 bin 946 göçmenin sınırdan girişi engellendi." Yerlikaya'nın açıklamasına göre görevde bulunduğu 120 gün içinde yapılan 378 operasyonda 38 "mafya tipi çete" çökertilmiş. 702 çete mensubu tutuklanmış. Yerlikaya, uyuşturucu ile mücadele konusunda da çarpıcı sayılar veriyor: "Uyuşturucu rotalarının rotasının değişmesi için mücadele ortaya koyarken topluma dönük bilinçlendirme faaliyetlerini artırıyoruz. 120 günde 80 bin 572 operasyon gerçekleşti. 98 bin 198 şüpheli gözaltına alındı 8 bin 379'u tutuklandı." Gördüğünüz gibi sayılar çok çarpıcı. Uyuşturucu satıcısı 8 bin 379 kişi tutuklanmış. 702 suç örgütü üyesi de... 120 bin yasa dışı göçmen ülkeyi terk etmiş, 80 bin kişinin de sınırı geçmesi engellenmiş. Bunlar sadece üç aylık sayılar! Bu sayı daha da artabilir miydi, bunu bilebilecek durumda değilim. Ancak şu açıkça görülüyor ki üç ay öncesine kadar İçişleri Bakanlığı işi gücü sermiş! Sınırlar yol geçen hanıymış. Uyuşturucu kaçakçıları cirit atıyormuş, suç örgütleri adeta cennette yaşıyorlarmış. Oysa üç ay önce de Türkiye'nin yönetiminden aynı kişi sorumluydu: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Üç ay önceki İçişleri Bakanı'nı tayin eden de oydu, bugünkünü tayin eden de o. Şimdi üç aylık bu başarıyı alkışlarken, geride kalan beş yılı ne yapacağız? Geride kalan beş yılda, suç örgütleri ve yasa dışı göçle mücadelenin bir kenara bırakılmasının nelere yol açtığını tahmin edebilirsiniz. Güvenlik güçlerinin işlerini savsaklamaya alışması nispeten hafif bir sonuç sayılır. Bunun asıl yıkıcı yan sonucu yaygınlaşan rüşvet ve suç gelirlerindeki artışa paralel olarak kara paranın hakimiyet kurmasıdır. Bundan siyasetin, yargının ve güvenlik güçlerinin paylarına düşenleri aldıklarını da varsayabilirsiniz, çünkü bu işler başka türlü dönmez. Dünyanın neresinde siyasi çürüme varsa, orada suç örgütlerinin hakimiyeti artar. İnsan kaçakçılığından tutun da uyuşturucu kaçakçılığına kadar her türden kaçakçılığın serbestçe yapılabilir hale gelmesi, kara parayı büyütür, kara paranın sahipleri kendilerini güvenceye almak için siyaseti ve yargıyı beslemeye başlar. Bu kendi kendisini üreten bir devri daim makinesi gibidir. Şimdi öyle anlaşılıyor ki meslekten bir bürokrat bu işlere dur demeye karar vermiş. Umarım elini tutan olmaz. Bu işlerin ucu siyasette etkili odaklara dokundukça rahatsız olanların sayısı ve baskısı artar. Cumhurbaşkanı bakalım ne kadar arkasında durabilecek. |
Yani şair diyor ki; Soylu zamanında bu çeteler, uyuşturucu tacirlerlerine dokunan olmadı hatta yol veren oldu

Soylu ayak bacak kırın diye seçmeninin gazını alıyordu. Muhalefet eden ise anında terörist ilan ediliyordu

Ha, bu olanlarda da göstermelik pek tabii. Devlet istese alayını temizler ama ne hikmetse AKP döneminde olması gereken bir şeyi görünce sevinir olduk.
Çünkü bu çete, mafya ve uyuşturucu tacirlerinin BİRİLERİ İLE !! fotoğraflarını görmek o kadar normal geldi ki !!.