
ChatGPT’nin bir uzay aracını kontrol etme görevini üstlendiği yarışmada elde edilen sonuçlar, yapay zekanın yalnızca metin üretmenin ötesine geçebileceğini bir kez daha kanıtladı.
OpenAI’nin büyük dil modeli ChatGPT, yalnızca metin yazmakla kalmayıp uzay görevlerinde de ciddi potansiyele sahip olduğunu gösterdi. Bir grup araştırmacının düzenlediği simülasyon tabanlı yarışmada ChatGPT, uzay aracı kontrolü konusunda eğitildikten sonra yarışmayı ikinci sırada tamamladı.
Bu dikkat çekici denemenin temelini, 2015 yılında Meksikalı oyun stüdyosu Squad tarafından geliştirilen ve gerçekçi yörünge mekaniğiyle dikkat çeken Kerbal Space Program (KSP) adlı video oyunu oluşturuyor. Oyuncuların, uzaylılardan oluşan bir ekibi yönettiği bu oyunda, kendi uzay araçlarını tasarlayıp inşa ettikten sonra, uzaya çıkmaları ve diğer gökcisimlerine ulaşmaları gerekiyor. Her ne kadar eğlenceli bir simülasyon olsa da, KSP’nin arkasındaki fizik motoru oyunculara oldukça gerçekçi manevralar yapma imkanı tanıyor.
Özellikle "Hohmann transferi" gibi karmaşık uzay mekaniği manevralarının uygulanabildiği oyun, uzun süredir hem uzay meraklıları hem de mühendisler için dikkat çekici bir eğitim aracı olarak görülüyor. Oyunun eksiksiz bir fizik simülasyonu sunmadığı kabul edilse de, bu alandaki yetenekleri sayesinde matematik ve fizik öğretiminde dahi önerilen bir platform haline geldi.
Bu potansiyel, araştırma ekibini KSP’yi bir yarışma ortamına dönüştürmeye yöneltti. Kerbal Space Program Differential Games (KSPDG) adı verilen yarışma formatında takımlar, otonom yapay zeka ajanları geliştirerek, oyun içinde belirlenen uzay görevlerini en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyor. Bu görevler arasında kaçan bir uyduyu takip etmekten, karmaşık yörünge geçişleri gerçekleştirmeye kadar pek çok zorluk bulunuyor.
Yapay zekanın uzay görevlerinde ne kadar etkin olabileceğini görmek isteyen ekip, bu yarışma ortamında ChatGPT gibi büyük dil modellerini test etmeye karar verdi. Bugüne kadar uzay araçlarının kontrol sistemleri genellikle PID ya da LQR gibi klasik kontrol yöntemlerine dayanıyordu. Ancak bu yöntemler yüksek doğruluk için yoğun modelleme çalışmaları ve ince ayarlar gerektiriyor. Dil modellerinin yükselen başarısı, bu alanda yeni yaklaşımların denenmesini teşvik etti.
Elbette, bir dil modelinin doğrudan uzay aracı kontrol etmesi mümkün değil. Bu nedenle araştırmacılar, KSP’nin telemetri verilerini metin olarak anlayabilecek hale getiren özel bir sistem geliştirdi. ChatGPT, bu verileri analiz edip yazılı komutlar üreterek uzay aracının hangi yönde nasıl hareket etmesi gerektiğine karar verdi. Bu komutlar da oyun ortamına geri beslenerek aracın yönlendirilmesi sağlandı.
Her şey kusursuz değildi
Ancak her şey mükemmel değildi. Dil modellerinin özellikle büyük sayılarla hesap yapma konusundaki sınırlamaları, ekibin manuel müdahalelerde bulunmasını gerektirdi. Araştırmacılar, bu sınırlamaları azaltmak için modelin gözlem alanını prograd vektörü gibi daha detaylı bilgilerle zenginleştirdiklerini ifade etti. Yani yapay zekanın "daha iyi anlaması" için ona uzay mekaniğine dair daha nitelikli bağlam sunuldu.
Sonuçta ChatGPT, diferansiyel denklem tabanlı geleneksel bir yaklaşımla yarışan rakiplerine karşı ikinci sırada yer aldı. Bu da dil modellerinin, doğru veri yapıları ve yönlendirmelerle, fiziksel dünyaya dair oldukça karmaşık görevleri bile yerine getirebileceğini gösterdi.
Araştırmacılar, bu yöntemin gelecekte pekiştirmeli öğrenmeyle birleştirilmesi halinde çok daha güçlü yapay zeka ajanlarının geliştirilebileceğine inanıyor. Çalışmanın bulguları, Advances in Space Research dergisinde yayımlandı.
chip
Benzer Konular: