
Bal arıları özellikle arı yetiştirenler tarafından korunmaktadır. Bal arıları ekosistemdeki rolleri bakımından çok değerlidir. Uzunlukları 1,2 santimetre kadardır. Göğüs ve baş bölümleri kıllıdır, renkleri genellikle sarı tonlarındadır. Kovanlarında kraliçe ya da ana arı, 100.000 kadar işçi arı ve 500-1000 arası erkek arı bulunmaktadır. Hem kraliçe hem de bal yapmak dâhil kovanın tüm işlerini yapan işçi arılar dişidir ancak işçiler kısırdır. Erkek arıların bal yapma görevi bunmaz. Dişi arılar yumurtaların döllenmesiyle, erkek arılar ise döllenmeyen yumurtalardan gelişirler. Bal arısı sürüleri uçarak bir dal üzerinde kümelenebilirler. Bir bal arısı kolonisinde 30.000’e yakın hatta daha fazla arı bulunabilir.
Bal arılarının dövdeleri daha dolgun ve kıllıdır. Bal arılarının vücudu eşek arısından daha dolgun ve daha kıllıdır, arka bacakları daha düzdür. Arılar, polen toplamak ve dağıtmak için hayatlarının çoğunu çeşitli bitki ve çiçekleri ziyaret ederek geçiren tozlayıcılardır. Arıların arka ayaklarında yaban arılarında bulunmayan polen sepeti vardır. Gelişmekte olan yavrularını nektar ve polenle beslerler. Tüylü bedenleri ve düz bacakları, polenleri bir bölgeden diğerine taşırken tutmaları için idealdir.
Bal Arıları Çiçeklerin Tozlaşmasından Sorumludur: Arılar çiçeklerdeki nektar ve polenlerle beslenirler, aldıkları nektarı bal ve balmumuna dönüştürürler. Bazen çöplerdeki tatlı artıklardan yiyecek alırlar. Bal arılarının meyve ağaçlarının, sebze bitkilerinin, baklagillerin ve süs çiçeklerinin tozlaşmasının % 80’inden sorumlu olduğu tahmin edilmektedir.
Bal arıları yuvalarını kendi üretir. Arılar yuvalarını üst üste yığdıkları bal mumu hücrelerinden (altıgen prizma şeklindeki gözlerden) inşa ederler, bir dizi dikey petek yaparlar. Üretilen ballar bu peteklere doldurulur. Çoğu bal arısı yuvalarını kendileri üretir. Duvar ve ağaç oyuklarında yuva yapabilirler, bacalarda, çatılarda yaşayabilirler ancak bugün yuvalarının ya da kovanlarının çoğu insanların yaptığı prefabrik kovanlar şeklindedir.
Bal Arıları Soktuktan Sonra Ölür: Kraliçe arı ile işçi arılar iğneye sahiptir ancak erkek arıların iğnesi yoktur. Bal arıları zor durumda kalmadıkça insanları ya da kedi, köpek gibi hayvanları sokmaz, soksalar bile zehirsizdirler. Bal arısının iğnesi dikenlidir ve ete yapışır. Bal arısı uçmaya çalıştığında iğnesi yerinden çıkmaz, deride kalır, vücudundan kopar. Bu sebeple yaban arılarının yaptığı gibi bir defadan daha fazla sokamazlar. İğne bal arısının sindirim sistemine bağlı olduğu için, sokan arı sonunda travmadan ölür.
Bombus arıları bal arılarına benzer. Bombus arıları genellikle bal arılarıyla karıştırılır. Bu arılar da bal yapar (bal arılarına göre az) fakat görünümleri bal arılarına göre daha tüylü ve büyüktür. Bazen bu arılara büyüklükleri nedeniyle “eşek arısı” denilse de aslında eşek arısı değillerdir. 250’ye yakın türe sahiptirler, ülkemizde fazla görülmez. Çoğunlukla ılıman iklimlerde, Afrika’nın çeşitli bölgelerinde yaşarlar. Kuyruklarının uç kısmında altın renkli çizgiler ile koyu renkli çizgiler mevcuttur. Bu arı türleri terk edilmiş fare ve kuş yuvalarına, duvarlardaki küçük oyuklarda, hangarların altında, bozulmaya uğramamış kompost yığınları gibi yerlerde kovan yaparlar. Bombus arıları da bal arıları gibi birçok bitki türünün tozlaşmasında önemli bir rol oynamaktadır. Bombus arılarının kraliçelerinde ve işçilerinde iğne bulunur, bu nedenle sokabilirler ama soktuktan sonra ölmezler. Parfüm, ter, sabun gibi kokulara duyarlıdırlar, bu kokuları üzerinde taşıyan kişiler daha çok sokulma riski altındadır.













Normal
