
İlk Türk devletlerinden biri olan Hazar ülkesi, birinci Kök Türk devletinin yıkılmasının ardından Karadeniz’in kuzeyi ve Kafkaslar bölgesinde 630 yılında kurulmuş bir ülkedir. Yöneticileri bir semavi din olan Yahudiliğe inandıkları için diğer devletlerle kurdukları ilişkiler sonucunda İslamiyet, Hristiyanlık ve Musevilik gibi diğer semavi dinler yayılmıştır. Dini hoşgörünün sağlandığı bu ülkede, farklı din ve inanışlara mensup birçok kişi özgürce ibadetini yapabilmiştir. Bu dönem içerisinde kadın-erkek ayrımı gözetilmemekteydi. Ayrıca kendi topraklarında tam anlamıyla asayiş ve güvenli bir ulaşım sağlamıştır. Bu sayede Doğu Avrupa’da, yedi ve sekizinci yüzyıllar arasında ‘’Hazar Barış Çağı’’ gerçekleşmiştir. Hazar Barış Çağı denmesinin bir diğer sebebi ise bu dönemde Hazarlar , Müslüman Araplar ve Bulgarlar ile mücadelelerini bitirmişlerdir.
Bununla beraber halkın farklı inanışlara sahip olmasından dolayı Hazar devleti mahkemelerinde farklı dinlerden (Şaman, Musevi, Müslüman vb.) hakimler bulunmaktaydı. Bu barış dönemi Hazar devleti ulaşımın hızlandığı, mal değişiminin arttığı ve sanat ve ticaretle uğraşan insan sayısının arttığı ve birbirleriyle kaynaştığı, huzurlu bir ülke olmuştur. Bu ticari canlılık Hazar ülkesine zenginlik getirmekle beraber insanlar sanat ile uğraşmaya başlamıştır. Bununla beraber Arap ülkelerinden kuzeye, Doğu Roma’dan doğuya doğru uzanmakta olan ticaret yolları Hazar ülkesinden geçmesi sebebi ile de ticaret artmış ve Hazar devletine zenginlik gelmiştir. Ayrıca Hazar devletinin en büyük etkisi Rus prenslikleri üzerine olmuştur. Hem Hz. Osman zamanında İslam ordusunun kuzeye (Kafkas ve Rus bozkırlarının) ilerleyişi durmuş, hem de Rus prenslikleri Hazar devletinin ordu teşkilatını örnek alıp güçlenmişlerdir. Bütün bunlara ek olarak bugünkü Hazar Denizi ismini, ilk Türk devletlerinden biri olan Hazar ülkesinden almış bulunmaktadır.